Kamu görevinden ihraç edilen bireylerin, emeklilik için gerekli koşullardan biri olan 25 yıllık sigortalılık süresini sonradan tamamlamalarına rağmen, emekli ikramiyesi ödenmesine ilişkin taleplerinin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından reddedilmesi, son yıllarda giderek yaygınlaşan ve kamuoyunda ciddi hukuki tartışmalara neden olan bir uygulamaydı. Anayasa Mahkemesi’nin, Fikret Aslan kararı (Ver. Resmî Gazete, 7 Ağustos 2025) ile güncel uygulamanın mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak ayrımcılık yasağını ihlal ettiği hüküm altına alınmıştır.
Sorunun Kaynağı: Hizmet Süresini Sonradan Tamamlayanlara İlişkin SGK Uygulaması
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve ilgili sosyal güvenlik mevzuatı uyarınca, kamu görevlilerinin emekli ikramiyesi alabilmesi için hem belirli bir hizmet süresini (genellikle 25 yıl) tamamlamaları hem de fiilen emeklilik şartlarını taşımaları gerekmektedir. Ancak, KHK ile kamudan ihraç edilen kişiler, kamu görevinden çıkarıldıkları tarih itibarıyla bu süreyi tamamlamamışlarsa, daha sonra başka sigortalı çalışmalarla 25 yılı doldursalar dahi kıdem tazminatına hak kazanılmış olması koşuluna uymadıklarından bahisle SGK tarafından emekli ikramiyesi ödenmesi talepli başvurular reddedilmekteydi. SGK’nın bu uygulaması, hukuki denetim mekanizmaları önüne taşınmış, yukarıda anılı başvuru kapsamında AYM tarafından hak eksenli bir incelemeye konu edilmiştir.
AYM Kararının Gerekçeleri
Fikret Aslan davasında AYM, mülkiyet hakkı (Anayasa m. 35) ve eşitlik ilkesi (Anayasa m. 10) kapsamında, kamudan ihraç edilenlerin emekli ikramiyesi haklarının ayrımcı şekilde engellenmesini Anayasal düzlemde değerlendirmiştir. Mahkeme, hizmet birleştirmesi yapmaksızın emekliye ayrılabilecekler (i) ile hizmet birleştirmesi yaparak emekliye ayrılabilecekler (ii) arasında emeklilik ikramiyesi ödenmesinde bir fark öngörme bakımından kanun koyucu takdir yetkisine sahip ise de karşılaştırılabilir gruplar arasında ortaya çıkacak farklılığın orantılı olması gerektiğinden bahisle mevcut düzenlemenin ve uygulamanın, hukuki eşitliği zedelediğini ve emeklilik hakkının özüne müdahale teşkil ettiğini, Anayasa m. 35 ile bağlantılı olarak Anayasa m. 10’un ihlal edildiğini belirtmiştir. Bununla birlikte kararda irdelenen haklar ve ilgili hükümler aşağıdaki gibidir:
1) Mülkiyet Hakkının İhlali (AY m. 35)
- Mülkiyet hakkı; kişilerin malvarlığı değerleri üzerinde kullanma, yararlanma ve tasarruf etme yetkisini ifade eder ve Anayasa ile uluslararası hukuk tarafından güvence altındadır.
- AYM, emekli ikramiyesinin mülkiyet hakkı kapsamında korunması gereken bir ekonomik değer olduğunu vurgulamıştır.
- Kamudan ihraç edilmiş olsa dahi, bireyin sigortalılık süresini sonradan tamamlaması durumunda bu hakkın ortadan kaldırılması, orantısız müdahale teşkil etmektedir.
2) Sosyal Güvenlik Hakkı (AY m. 60)
- Anayasa m. 60, bireylerin sosyal güvenlik sisteminden adil ve eşit biçimde yararlanmasını teminat altına alır.
- SGK’nın yalnızca “ihraç edilmiş olma”yı gerekçe göstererek ikramiyeyi reddetmesi, sosyal güvenlik hakkının ihlaline yol açmaktadır.
3) Etkili Başvuru Hakkı (AY m. 40)
- Etkili başvuru hakkı, ihlallerin ileri sürülebileceği bağımsız ve tarafsız mercilere erişimi güvence altına alır; AİHS m. 13 ve Anayasa m. 40 ile koruma altındadır.
- SGK kararlarına karşı başvuruların etkisiz kalması ve yargı mercilerinin ret kararlarını yerinde bulması, etkili hukuki korunmadan mahrumiyete işaret etmektedir.
4) Ayrımcılık Yasağı (AY m. 10)
- Ayrımcılık yasağı, eşitlik ilkesinin ayrılmaz parçasıdır ve devletin tüm organlarına yön verir.
- Benzer toplam hizmet ve prim günlerine sahip kişiler arasında, sadece “ihraç” statüsü nedeniyle emekli ikramiyesinden mahrum bırakma, ayrımcılıktır.
- AYM içtihadına göre, eşitlik ilkesi aynı durumda olanlara aynı, farklı durumda olanlara nesnel ve makul temelli farklı kural uygulanmasını gerektirir.
5) Çalışma Hakkı (AY m. 49)
- Çalışma hakkı; bireyin özgürce seçtiği bir işte çalışma ve emeğinin karşılığını alma hakkını güvence altına alır.
- Başvurucu, farklı sosyal güvenlik statülerinde prim ve hizmet sürelerini tamamlayarak emeklilik koşullarını sağlamış olmasına rağmen, yalnızca görevine son verilmiş olması nedeniyle ikramiyeden yoksun bırakılmıştır.
- Bu durum, kişinin çalışarak hak kazandığı mali karşılığa ulaşamaması sonucunu doğurmuş ve çalışma hakkının işlevsizleşmesine yol açmıştır.
Sonuç
Anayasa Mahkemesi’nin Fikret Aslan kararında ortaya koyduğu gerekçeler, yalnızca bireysel bir hakkın iadesi niteliğinde değil, aynı zamanda idarenin sosyal güvenlik alanındaki uygulamalarında hukuki eşitlik, öngörülebilirlik ve temel haklara saygı ilkesinin altını çizen bağlayıcı bir içtihattır. Emekli ikramiyesi gibi uzun yıllar süren emeğin karşılığı olan bir hakkın, yalnızca kamu görevinden ihraç edilmiş olmak gibi geçmişteki idari bir karara dayandırılarak reddedilmesi; mülkiyet hakkı, ayrımcılık yasağı, çalışma hakkı ve sosyal güvenlik hakkı yönünden Anayasal güvencelere aykırıdır. Benzer durumdaki kişilerin, bu karar doğrultusunda hukuki süreçlere başvurması mümkün olup kişilerin hak kayıplarına ilişkin idari başvuru ve yargı yolları aracılığıyla; Anayasa Mahkemesi’nin ortaya koyduğu ilkeler doğrultusunda hak kaybının giderimini talep edebilecekleri değerlendirilmektedir.
İmza
- ÖĞRENCİ STJ. PELİN ŞENGÜN
- AV. MUHAMMED ALİ TOSUN
Konuya ilişkin önceki yazılarımıza göz atabilirsiniz.
KHK ile İhraç Edilenlerin Emekli İkramiyesi Hakkı





















